Devam yapımları genel olarak eğlence endüstrisinin belkemiği konumundaki kavramlardan. Sevilen yapımların daha fazlasını isteyen hayranlar için olmazsa olmaz diyebileceğimiz devam yapımları, video oyunları söz konusu olduğunda da bu bağlamda geçerliliğini koruyor.
Ancak bazen öyle devam yapımları oluyor ki, iki yapımın arasındaki ilişkiyi anlamak neredeyse imkansıza yakın oluyor. Yapımcıların bunu tüketiciye belli etme yolu çoğunlukla büyük dikkat gerektiriyor ve açıkçası hiç kimseyi bunu fark etmedikleri için suçlayamıyoruz.
Bugün listemizde devam yapımı olduğunu anlamanın bir hayli zor olduğu 7 devam oyunu var.
Control, aslında Alan Wake’in devamı
Remedy Entertainment, oyunlarına eskilere atıfta bulunan gizli ipuçları (easter egg) koymayı oldukça seven bir firma. Yaptıkları oyunların harika olması, bu durumu daha da tatlandırıyor.
Control oyununun gizliden gizliye Alan Wake için bir devam oyunu olduğunu Bright Falls vakasına dair raporu okuduğumuzda anlıyoruz. Bright Falls, Alan Wake senaryosundaki olayların yaşandığı bölgenin adı. Bu rapor ise o oyunda yaşanan olaylara “Değiştirilmiş Dünya Olayları” olarak referansta bulunuyor. Yani Control, aslında aynı evrende geçen bir devam oyunu.
Bunun keşfedilmesinin yanı sıra, Remedy Entertainment da açıkça “Remedy Bağlantılı Evreni” adlı bir dünyada bu iki oyunun da senaryolarının gerçekleştiğini doğruladı.
Red Faction, aslında Saints Row’un devamı
Kafanız karıştıysa haklısınız, zira Red Faction ile Saints Row’un arasında tam 5 yıl var. “Önce çıkan oyun nasıl daha sonra çıkan oyunun devamı olur” diye sorabilirsiniz. Ancak Volition tarafından geliştirilen bu oyunlar aynı senaryoya bağlılar.
Red Faction senaryosu, bilindiği üzere 21. yüzyılın sonlarında madencilerin Ultor Corporation’a karşı ayaklanmasıyla Mars’ta gerçekleşir ve Ultor, ilk Saints Row’da yalnızca bir giyim şirketi olarak tanıtılsa da, 2008’in Saints Row 2’sinde temelde tüm kötülüklerin anası olarak bilinen zalim bir mega şirkettir.
Saints Row 2’nin 2011’de ve Red Faction’ın 2070 civarında geçtiği göz önüne alındığında, bu Red Faction’ı altmış yıl sonra yaşanan bir devam oyunu haline getiriyor ve bu da firmanın uzayda yolculuk eden bir şirket devine dönüştüğünü gösteriyor.
İki oyunun arasındaki devasa farklara rağmen böyle bir bağlantının olması gerçekten inanılmaz.
Vagrant Story, aslında Final Fantasy Tactics’in devamı
Final Fantasy Tactics 1997’de piyasaya sürüldüğünde Ivalice krallığında geçen ilk Square Enix RPG’siydi, ileride ise diğer Tactics oyunlarının ve Final Fantasy XII’nin ortamı haline gelecekti.
Ancak gözden kaçırmış olabileceğiniz şey, Ivalice’nin aynı zamanda bu şirket tarafından üretilen ve bir başka RPG olan 2000 yapımı kült klasik RPG Vagrant Story’nin de evreni olmasıydı.
Vagrant Story, Tactics’in de yönetmeni olan Yasumi Matsuno tarafından yönetildi ve oyunun giriş bölümü “A.J. Durai” adlı bir kişiden bir alıntıyla başlıyor. Bu kişi kesinlikle Tactics’te görünen bilgin Arazlam Durai’dir.
Hitman: Absolution, aslında Kane & Lynch 2: Dog Days’in devamı
Pek çok video oyunu kendilerini diğer serilere yalnızca en muğlak ve gizli ipuçlarıyla bağlayabilirken, Hitman: Absolution kendisini Square Enix tarafından yayınlanan başka bir oyuna son derece eğlenceli ve uygun bir şekilde bağladı.
Kane & Lynch serisi, ikinci oyun olan 2010 yapımı Kane & Lynch 2: Dog Days ile büyük bir başarısızlığa uğradı, ancak oyunculara küçük bir şaka olarak iki karakter 2012’nin Hitman devam oyununda küçük rollerde karşımıza çıktı.
Suçlu ikiliden ilk olarak Hitman: Blood Money’deki bir gazete kupüründe bahsedildi, ancak bu ikili Hitman: Absolution’da oyuncunun istediği takdirde suikast yapmakta özgür olduğu, yaşayan, nefes alan NPC’ler olarak görünüyor.
Project Snowblind, aslında Deus Ex’in devamı
Eğer tüm olumlu incelemelere rağmen 2005 yapımı FPS oyunu Project Snowblind’ı duymadıysanız kendinizi kötü hissetmeyin. Ancak bu oyun, özünde Deus Ex için üçüncü oyun olması için planlanmıştı. Oyunun adı Deus Ex: Clan Wars olacaktı.
Geliştirme aşamasında Deus Ex’in ikinci oyunu Invisible War olumsuz eleştiriler altında ezilince rota değişti ve yapım ayrı bir isimle Deus Ex’ten bağımsız olarak yola devam etti. Oyun her ne kadar gizlilik ve RPG mekaniklerinden uzaklaşsa da nanoteknolojik geliştirmelere dayalı gelecek distopyası temasından kopmadı. Yani buram buram Deus Ex kokuyordu.
Demon’s Souls aslında King’s Field’ın devamı
FromSoftware’in Souls serisinin 2009 yapımı Demon’s Souls ile başladığını düşünmeniz yanlış olsa da anlaşılabilir, ancak oyunun arka planı çok gerilere gidiyor.
Seri aslında 1994 yapımı, birinci şahıs RPG olan King’s Field ile başlıyor. King’s Field, 2001’de dördüncü oyunla sona ermişti. Her ne kadar bu seri daha sonra gelen Souls oyunları kadar benimsenmese de, tema ve zorluk açısından ruhen Souls serisinin atası denilebilir.
Üstelik bu serideki bazı düşmanlar, eşyalar ve lokasyonlar zaman içerisinde Souls oyunlarında da bulunuyorlardı.
Days Gone, aslında Syphon Filter’ın devamı
Days Gone, her ne kadar ticari açıdan başarılı olsa da devam oyunu gelmeyeceği haberiyle oyuncuları üzen yapımlardan oldu. Bu kararın arkasında Sony’nin yapımcı Bend Studios’a devam oyunu konusundaki güvensizliği yatıyor.
Ancak asıl bomba haber, Days Gone’un gizliden gizliye yıllar önce Bend Studios’u sahada var eden bir yapımın devamı olması. Syphon Filter’dan bahsediyoruz.
Çıktığı dönemde Metal Gear Solid’in gölgesinde kalsa da incelemelerden sağlam dönüşler alan ve Gabe Logan adlı ajanın bir biyolojik silahın serbest kalmasını engellemeye çalıştığı bir oyundu Syphon Filter. Days Gone da bu konuya doğrudan referans gösteren ipuçları barındırıyor.
Örneğin Days Gone’daki NERO askerleri Syphon Filter’ın CBDC operatörlerinin bir evrimi gibi. Ayrıca Gabe Logan ismi ve diğer karakterlerin isimleri de bazı laboratuvar dosyalarında geçiyor.
Ancak durumu ele veren esas nokta, oyunu bitirdiğinizde edindiğiniz “taser” silahı. Bu silahla Freaker’ları ateşe verebiliyorsunuz, ki bu zaten Syphon Filter’da ünlü olan bir silahtı. Öte yandan bu silahı yakından incelerseniz Gabe Logan’ın baş harfleri olan GL’nin üzerine kazındığını görebilirsiniz.