Son dönemde Konami tekrar çeşitli sebeplerle gündeme gelmiş durumda. Birçok PlayStation hayranı Sony’nin firmayı satın almasını istiyor, zira en büyük rakipleri Microsoft’un Bethesda’yı satın almasına karşılık bir hamle bekliyorlar. Düşününce bu o kadar da kötü bir fikir olmayabilir.
Zira 70’lerin başlamasından hemen önce kurulan bu firma ilk hit oyunları Frogger ve Super Cobra ile oldukça sıkı bir takipçi kitlesi kazandı. Ancak bugün oldukları yere gelmelerini 80’lerin ortalarında piyasaya sürülen NES’e borçlular.
Serilerin isimleri bile bugün birçok oyuncunun hazırola geçmesine yetecek cinsten: Metal Gear, Silent Hill, Castlevania, Contra, Pro Evolution Soccer… Bomba gibi bir liste.
Ama Konami tarihinde tüm zamanların en iyi oyunları hangileriydi? Bir liste yapılacak olsa muhtemelen aşağıdakine benzer bir sonuç alırdık diye düşünüyoruz. Bu listede gördüğünüz anda tekrar oynama isteği oluşturmayan bir tek yapım dahi yok.
Frogger (1981)
Bir kurbağayı canlandırdığınız bu oyunda yolları nehirleri geçip kendi evinize ulaşmaya çalışırken bir yandan da trafikle boğuşuyorsunuz. Frogger’ın tam 29 resmi devam oyunu bulunuyor, bu da onu şimdiye kadar yapılan en uzun serilerden biri haline getiriyor. Aynı zamanda oldukça fazla sayıda oyuna da ilham kaynağı olmayı başardı. Sega bile Ribbit adında benzer bir oyun yaptı.
Track & Field (1983)
Altı adet pist ve atletik etkinlik ile parmaklarınızı kırana kadar en yüksek skoru kovaladığınız, piksel piksel karakterlerle çıldırma noktasına geldiğiniz bir tasarım harikası. Eğer Track & Field’da yüksek bir puanınız olduğunu düşünüyorsanız tekrar düşünün. An itibariyle rekor 2008’de 95,350 ile Hector Rodriguez’in eline geçmiş durumda. Bazı insanlar bu rekoru “kırılamaz” olarak nitelendiriyorlar.
Castlevania (1986)
Her yüzyılda bir Dracula’nın şatosu ortaya çıkıyor. Siz de Simon Belmont olarak bu şatonun korkulu koridorlarında yolunuzu bulup bu yaşlı vampirin kalbine kazığı sokmak için mücadele ediyorsunuz. Orijinal Castlevania’yı bitirmek genellikle bir günün tamamını alıyor, ancak Japanese Famicom Disk System sahibiyseniz geldiğiniz noktayı “save etme” şansınız oluyordu. Japonya retro oyunlarda gerçekten şanslıydı.
Blades of Steel (1987)
Hızlı oynanışı, basit kontrolleri ve oyuncuları karşı karşıya getiren dövüşleriyle Blades of Steel 1987 yılında döneminin en keyifli spor oyunlarından biriydi. Konsollara bir yıl sonra geldiğinde orada da oldukça sükse yapan bu oyunda dövüşler bir hayli eğlenceli geçiyordu. Farklı hamlelerle rakibinizi yakaladığınızda onu uzunca bir süre saf dışı bırakabiliyordunuz.
Teenage Mutant Ninja Turtles: The Arcade Game (1989)
Hepimizin bildiği ve sevdiği dev klasiklerden olan Ninja Kaplumbağalar, yer yer halen tartışılan “filmlerden ve TV şovlarından güzel oyun olmaz” kuralını yerle bir eden yapımlardandı. Ninja Kaplumbağalar ekibinin kontrolünde olduğunuz bu oyun, yine dönemin benzer türdeki efsanesi Streets of Rage ile kafa kafaya gidiyordu. Dört kişinin birlikte oynayabildiği co-op modu oldukça etkileyiciydi, nitekim bu yapım 1989 Nintendo Power Awards’da “En İyi Eğlence Teması” ve “En İyi Oyun” ödüllerini almayı başarmıştı. ds.
Gradius (1985)
“Side-scrolling shooter” türünün en önemli erken örneklerinden olan Gradius’da 10 dakika oynadıktan sonra “piyuv piyuv” diye sesler çıkarmamanız imkansızdı. Vic Viper karakterini canlandırdığınız bu oyunda dalga dalga gelen uzaylıları yok etmek ve giderek daha güçlü silahlar edinerek uzayda yolunuzu bulmak zorundaydınız.
Contra (1987)
Bu ismi görünce gözleri buğulanmayan bizden değildir, öyle ki Contra bir neslin oyun anlayışını kökten değiştiren ya da şekillendiren bir yapımdı. 2633 yılında Yeni Zelanda yakınlarında Red Falcon Organisation adında bir örgütün Galuga bölgesinde üs kurarak dünyayı ele geçirmesi üzerine kurulu Contra’da Bill Rizer ve Lance Bean olarak temsil ettiğiniz Contra biriminde gerilla savaşı yürüterek uzaydan gelen bu tehdide karşı mücadele ediyordunuz.
Rocket Knight Adventures (1993)
Bir platform oyunu olmakla birlikte asla Mario veya Sonic gibi ünlenemeyen Rocket Knight Adventures’da Sparkster adında ve bir sırt jetine sahip olan bir keseli sıçanı (evet keseli) canlandırıyordunuz. Göreviniz ise Pig Star olarak bilinen ve sizin krallığınızı yok etmeye çalışan kötü bir hükümdar tarafından yönetilen gemiyi yok etmek. Bir nevi “hayvanlı Star Wars” da diyebiliriz. Ancak bu görece komik tanımlar sizi yanıltmasın, Konami tarihinde bu oyun her ne kadar ana akım çizgisinde görünmese de retro severler tarafından kesinlikle ıskalanmamalı.
Suikoden (1995)
Final Fantasy birçok oyuncuyu RPG türü ile tanıştırırken Konami diğer yanda kendi cevherlerini ortaya çıkartmaktaydı. Suikoden’de 100’ün üzerinde karakter bulunuyordu ve her biri Kızıl Ay İmparatorluğu’nun yoldan çıkmış hükümdarına karşı mücadele ettiğiniz hikayede potansiyel birer müttefik veya düşman olarak karşınıza çıkıyordu. Asileri birleştirin, devasa savaşlar yapın ve önünüzdeki ay boyunca arkadaşlarınızı görmeyi unutun.
Önemli bir detay ise, tasarımcı Warren Spector’un bu oyunun sisteminin ileride yine kendisinin tasarladığı Deus Ex için de önemli bir ilham kaynağı olduğunu belirtmesi.
Metal Gear Solid (1998)
1987’de başlayan Metal Gear efsanesi 1998’de Kojima’nın bu seriye yeni bir vizyon katmasıyla bambaşka bir şekil aldı. Yakın geleceği konu alan bir oyunda oyuncular Solid Snake karakterini nükleer bir saldırıyı durdurmak üzere bir dizi gizli görevde canlandırıyorlardı. Standart bilimkurgu ve casusluk kurgusu olsa da Metal Gear Solid halen Metal Gear serisindeki en iyi oyun. Oyunun en ilginç yanlarından biri ise “hayalet kamerası”. Eğer kamerayı Revolver Ocelot ile dövüştüğünüz odanın bitişiğinde bulabilirseniz oyunu fotoğraf çekme becerisine sahip bir şekilde tekrar oynayabiliyordunuz. Çünkü doğru yerlerde fotoğraf çekerseniz oyunun orijinal yaratıcılarının 42 hayalet suratını yakalayabiliyordunuz.
Silent Hill 2 (2001)
1999’da ilk oyunu çıkan Silent Hill serisi korku konusunda çıtayı oldukça yükseğe taşımayı başarmıştı. Ancak devam oyunu olarak gelen Silent Hill 2, gerçekten tam bir “pantolon düşmanı”ydı. James Sunderland rolünde oynadığınız oyunda eşiniz Mary’den aldığınız mektup üzerine sisli bir kasabaya gidiyordunuz. Buradaki tek sorun ise eşiniz Mary’nin 3 yıl önce ölmüş olması. Ardından gelen korku dolu bir keşif, olduğunu söylediği kişi olmayan bir kız ve hala rüyalarımıza gören bir sürü canavar.
Oyunun altı alternatif sonu vardı, bunlardan ikisi ise “komik” idi. Birinde en başından beri her şeyi bir köpeğin kontrol ettiğini görürken diğerinde ise James’i uzaylılar kaçırıyordu.
Pro Evolution Soccer 6 (2006)
Yıllarca PES ve FIFA serileri kafa kafaya mücadele etti ancak son dönemde bu mücadeleden galip çıkan taraf FIFA oldu. Yine de Konami tarihine baktığımızda Sensible Soccer’ın hızıyla FIFA’nın gerçekçiliğini tek potada eritmeyi başaran Pro Evolution Soccer 6 bambaşka bir yapımdı. Oyunun Xbox 360 ve PlayStation 2 sürümlerinde ise önemli farklar vardı. Bunların biri Xbox’ta tamamıyla analog olan Manuel Pas modu ve gelişmiş top mekanikleriydi.